$€...[(SaDeCe bİlGi)]...€$

Çeşitli konularda bilgi ve kaynak bulabileceğiniz adres SADECE BİLGİ.yetkin-forum.com'a HOŞGELDİNİZ.

$€...[(SaDeCe bİlGi)]...€$ Yönetim Kurulu Başkanı (Admin)

Join the forum, it's quick and easy

$€...[(SaDeCe bİlGi)]...€$

Çeşitli konularda bilgi ve kaynak bulabileceğiniz adres SADECE BİLGİ.yetkin-forum.com'a HOŞGELDİNİZ.

$€...[(SaDeCe bİlGi)]...€$ Yönetim Kurulu Başkanı (Admin)

$€...[(SaDeCe bİlGi)]...€$

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
$€...[(SaDeCe bİlGi)]...€$

    Düşünce Hakkında

    Admin
    Admin
    ADMİN
    ADMİN


    Mesaj Sayısı : 55
    Kayıt tarihi : 10/08/09
    Nerden : YALOVA

    Düşünce Hakkında Empty Düşünce Hakkında

    Mesaj tarafından Admin Cuma 14 Ağus. 2009 - 12:35

    Karşılaştırmalar yapma, ayırma, birleştirme şekilleri kavrama yetisine düşünme, bunların sonucunda ulaşılan şeye de düşünce denir. Aristoteles´e göre insanı hayvandan ayıran esaslı l´ark düşüncedir. Descarles düşünmek var olmaktır der. Kant´a göre düşünmek yargı­lamaktır. Locke, düşünmeyi ruhun kendi üstü­ne yönelerek kendi işlemleri hakkında bilgi edinmesi olarak görür.

    Düşünme çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Dü-Şünmc tipik olmayan bir durumu hemen kav­rarsa buna zeka adı verilir. Düşünce belli problemleri tasarlar, unlan kavramlarla ifade eder, bunlar üzerinde düşünmeye dayalı açık­lamalar yaparsa, buna da akıl denir. Düşünme reet nesnelere yönelirse somut düşünme, ide­al nesnelere yönelirse soyut düşünme adını alır.

    Düşünmenin alam sınırlı değildir. Bu bakım­dan saçma olanı da içine alır. İşte düşünme­nin bu özelliği; ona sonsuz bir özgürlük kazan­dırmaktadır. Ancak özgürlük, düşünme için hem olumlu, hem de olumsuz bir anlam İfade eder. Çünkü bu durum, düşünülen her şeyin bir bilgi özelliğine sahip olmayacağını göste­rir. Bu yüzden düşünme algıyla denetlenmeye muhtaçtır. Düşünme algıyla denetlenmediği vakit onun mantıki açıdan ele alınması gere­kir. Düşünmenin bu şekilde iki açıdan kontrol edilmesi felsefede deneycilik, rasyonalizm, idealizm ve duyumculuk gibi görüşlerin orta­ya çıkmasına sebep olmuştur. Düşünmenin öz­gürlüğü, filozofu idealizme, düşünmenin man­tıki bakımdan kontrol edilmesi onu rasyonaliz­me, düşünmenin algıyla denetlenmesi de filo­zofu deneycilik ve duyumculuğa götürür.

    Düşünme eyleminin ürünü, diğer bir deyim­le düşünmenin objcktifleşmiş şekli ise düşün­cedir. Düşünceler, düşünmenin yaratıcılığı içinde gerçekleşirler. Bu da ancak dil yoluyla olur. Bu bakımdan düşüncenin dille sıkı bir ilişkisi vardır. Bu konu üzerinde en çok duran düşünür Schopenhauer´dir. Ona göre dil ile akıl arasında sıkı bir ilişki vardır. İnsan akıl sa­yesinde konuşma yeteneğine sahiptir. Düşün­celer kelimelere döküleniİyorsa düşünme ger­çekleşmemiş demektir. Düşünme olayını psi­koloji, kavramlarla ilişkisini mantık, özgürlük­le ilişkisini ise hukuk ele alır.

    Mantikî bakımdan düşünme; bir hüküm çı­karmak amacıyla birtakım fikirleri ve hüküm­leri birbirine bağlayıp bunlardan yeni sonuç­lar çıkarmak için yapılan zihin faaliyetidir. İn­san adet haline gelmiş işleri yapmak için dü­şünmeye gerek görmez. Ancak bunlarda bir

    aksama olunca, yeni durumlarla karşılaşınca düşünme İhtiyacı başlar. Düşünme sayesinde davranışlarımızı çevremizin etkilerine en uy­gun düşecek şekilde düzenleriz.

    Düşünmenin iki ana ilkesi vardır: Bunlar ye­ter neden ve özdeşlik (aynilik) ilkeleridir.

    1- Yelemeden ilkesi: Bu ilkenin esası her şe­yin varlığının bir nedeni olmasıdır. Bir şeyin nedeni İse, ya onu meydana getiren kaynak, ya da niçin ve neden öyle olduğunu anlatan şeydir. Bu ilke ikiye ayrılır;

    a) Amaçlılık; bu ilke var olan şeylerin bir amacı olduğunu anlatır;

    b) Nedensellik; bu yeter neden ilkesinin tabi­at olaylarına uygulanan koludur. Bu ilkeye gö­re her olayın bir nedeni vardır. Belirli neden­ler daima belirli sonuçlar doğurur.

    2- Özdeşlik Bu ilkeye göre her şey kendi ken­disinin aynısıdır. Bir şey neyse odur. Bu ilke kabul edilmeden doğru düşünmeye ve akıl yü­rütmeye imkân yoktur.

    Geniş anlamda düşünce, ruhsal olguların tü­müdür ve ruhsal olguların bilimi olan psikolo­jinin konusudur. XIX. yüzyılın İkinci yarısın­dan İtibaren psikologlar düşünceyle ilgili ola­rak çeşitli varsayımlar ileri sürmüşlerdir. Dü­şünceyi bütün özellikleri ile yansıtmayan veri­lerin gözleminden hareket ederek düşüncenin daha nesnel olarak incelenmesine geçilmiş, bu yeni anlayış içinde düşünce, sadece bireyin hareketinin anlatış tarzı ya da sadece bireyi il­gilendiren etkinlikler bütünü veya bu etkinlik­lerin kendini ifade etmesi olarak ele alınmış­tır.

    Bir bakıma içcbakışın sürekli doğrulanması, nesnel olanın aracılığı ile öznelin açıklanması demek olan psikoloji, insana ait olan ruhsal ol­guları ele almak, dolayısiyle insanî olmak zo­rundadır. Çünkü içebakışa yetenekli olan ve içebakışı dil aracılığı ile dışarıya vurabilen tek yaratık insandır. Bu bakımdan kendi özel ha­yatına sadece insan tanıklık edebilir.

    Günümüzde bu görüşler düşünce ile yakın­dan İlgilenen psikoloji ekolleri tarafından çe­şitli şekillerde ele alınıp incelenmekledir. Dav­ranışçılığa göre her iki durumu, aralarında çağrışım yoluyla bir silsile içinde gerçekleşme

    imkanlarına göre farklılaşan cevaplar verir. Altta yatan nedenler ne kadar kuvvetli ise amaca ulaşmak İçin gerekli zaman o kadar kı­sadır. Geştalt psikolojisi, düşünce hareketleri­nin İçinde bir anlam kazandığı sınırları temsil eden "psikolojik alan" kavramını geliştirmiş­tir. Psikanaliz düşünceyi algı ile hareket ara­sında yer alan bir hazırlayıcı işlemler bütünü ularak görür. Düşünce, Özellikle araştırma sü­reçleri, ilkel organik ihtiyaçlara karşılık ola­rak doğar.

    Düşünce özgürlüğü değişik özgürlüklerden meydana gelen karmaşık yapılı bir olgudur. Önce düşünce sahibi olabilmek için düşünce­lere ulaşabilme özgürlüğünün var olması gere­kir. Sonra, benimsenen düşünce ve kanaatler­den dolayı kınanmama özgürlüğü gelir. Sözko-nusuolan dini nitelikteki inanç ve kanaatlerin­den dolayı kınanmamak hakkına vicdan özgür­lüğü denir. Kanaat özgürlüğü en başta düşün­ce ve inançlarını açıklamayazorlanmamayı ge­rektirir. Düşünce Özgürlüğünün savunulması kişinin düşüncelerini ifade etme özgürlüğü­nün savunulması kişinin düşüncelerini ifade etme özgürlüğüne sahip olmasına bağlıdır. İfa­de veya açıklama özgürlüğü var olmadıkça, dü­şünceler edinmeye yarayan özgürlükler ve ka­naat özgürlüğü bir anlam taşımaz.

    İnsan, bilinç sahibi bir varlık olarak kendisinin dışında bulunan şeyleri kavradığı gibi ken­di bilincini de (İçgözlemle) algılar, kavrar. Bu kavramaya "bilmc"denir. Şu halde bilme insan bilinci ile bu bilincin kendisine yöneldiği nes­ne arasındaki ilişkidir.

    İnsan, toplum içinde yaşayan, toplumsal bir varlık olarak içinde yaşadığı toplumun kültü­rel değerlerini Öğrenir, onları kendi hareketle­rine Ölçü olarak alır. Düşünür de, toplumun bireyi olduğuna göre, o da içinde yaşadığı, eği­timini aldığı, dilini konuştuğu, dinine bağlan­dığı, ahlak kurallarına uyduğu belli bir toplu­mun parçasıdır. Bu bakımdan filozofun düşün­ce ürünü demek olan felsefesi ile İçinde yetiş­miş olduğu toplum arasında derin bîr ilgi var­dır.

    Aydın bir kişiden dağ başındaki çobana ka­dar her insanın kültür seviyesine, inançlarına bağlı olarak hatta bîr bakışı vardır. Nasıl yaşa­yalım? Nasıl yaşarsam mutlu olurum? Bunu dünya görüşü kavramı ile İfade ediyoruz. İnsa­noğlunun dünyaya ayak bastığından bu yana şöyle ya da böyle bir düşüncenin varlığından sözetmek mümkündür. Bu bakımdan düşünce­nin tarihi İnsanlık tarihi kadar eskidir. İlk çağ­lardan günümüze bütün en düşünce biçimleri­ni tarihsel bağlamda ilişkilendirerek ele alan bilim dalına düşünce tarihi denilmektedir.

      Forum Saati Paz 6 Ekim 2024 - 12:20