$€...[(SaDeCe bİlGi)]...€$

Çeşitli konularda bilgi ve kaynak bulabileceğiniz adres SADECE BİLGİ.yetkin-forum.com'a HOŞGELDİNİZ.

$€...[(SaDeCe bİlGi)]...€$ Yönetim Kurulu Başkanı (Admin)

Join the forum, it's quick and easy

$€...[(SaDeCe bİlGi)]...€$

Çeşitli konularda bilgi ve kaynak bulabileceğiniz adres SADECE BİLGİ.yetkin-forum.com'a HOŞGELDİNİZ.

$€...[(SaDeCe bİlGi)]...€$ Yönetim Kurulu Başkanı (Admin)

$€...[(SaDeCe bİlGi)]...€$

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
$€...[(SaDeCe bİlGi)]...€$

    Çocuk Psikolojisi

    Admin
    Admin
    ADMİN
    ADMİN


    Mesaj Sayısı : 55
    Kayıt tarihi : 10/08/09
    Nerden : YALOVA

    Çocuk Psikolojisi Empty Çocuk Psikolojisi

    Mesaj tarafından Admin Cuma 14 Ağus. 2009 - 12:33

    Çocukluk, doğumdan ergenliğe kadar süren hayat dönemidir. Bu dönemde İnsan yavrusu olgunluğa ulaşmak için sürekli gelişme halin­dedir. Çocuğun gelişim amaçlarına ulaşması bir yanıyla insan türüne özgü özelliklerin ona­ya çıkış zamanına, bir yanıyla da çevreden edi­neceği eğitim ve öğretime, alacağı bakıma bağ­lıdır. Örneğin, çocuğun yürümesinin, konuş­masının hangi zaman diliminde olacağı İnsan türüne özgü özellikler tarafından belirlenmiş­tir ve hiç bir şekilde daha önceye alınamaz. Yİ-ne henüz zihinsel yetilerinin gelişimi hazır ol­madığından iki yaşındaki bir çocuktan mantık­lı düşünmesi beklenemez. Ama eğer çevrenin çocuğa sağlayacağı bakım ve eğitim işlevleri eksik ve yetersiz kalırsa ya da çocuğun bulun­duğu gelişim seviyesine uygun düşmezlerse beklenilen gelişme meydana gelmez. Yetersiz beslenme, yürüme zamanını, uygun yapılama­yan çocuk eğilimi ise konuşma zamanını gecik­tirir.

    Çocuğun gelişim süreci birbirleriyle çok ya­kın, koparılamaz bağlantıları olan bedensel, zihinsel ve psikolojik alanlarda sürer. Geliş­me, bir bütün içinde, ama bir anda değil, aşa­malar halinde ilerler.

    İlk gelişim aşaması, çocukluğun birinci yaşı­nı kapsar ve "sül çocukluğu dönemi" adını alır. Yeni doğan bebek, kendi dışındaki nesne­leri ve bu arada annesini kendisinin bir parça­sı olarak algılar. Bütün evren "beıVdir, ama kendi bedeninin farkında değildir. Her türlü ihtiyaçlarının karşılanması annesine bağlıdır. Dönemin belirleyici organı ağızdır. Henüz bü­tünüyle organize olmamış sinir sistemi nede­niyle çocuk, bedeninin diğer kısımlarını algıla­yamaz. Eline verilen her şeyi, tanıyabilmek için ağzına götürür. Bu dönemin üçüncü ayın­dan sonra beden ve zihin organizasyonu bebe­ğin kendisini, dış dünyadaki kişi ve nesneler-

    den, annesinden ayırdcdcbilccek düzeyde ol­gunlaşır. Özellikle altıncı aydan sonra anne ay­rılığının sıkıntısına katlanabilmek bebek için imkansızlaşır. Bebek bu dönemde pasif oldu­ğu kadar sabırsızdır da. Haz prensibine göre hareket eder. İhtiyaçlarım ertelemeyi becere­mez. İstediği olana kadar ağlar. Ağlama, onun bir tür konuşmasıdır. Süt çocukluğu, in­sanoğlunun en çaresiz olduğu, güvene en çok ihtiyaç duyduğu dönemdir ve hayvanlardan ay­rıldığı önemli bir noktadır. Ama başka bir açı­dan bakılırsa bu çaresizlik hiçde olumsuz bir özellik değildir. Çünkü güvenli, sevgi dolu bîr anne-çocuk etkileşimi bu temelde gelişir. Bu sayede çocuğun "birlikte olma, birlikte hisset­me, birlikte yapma" gibi dış dünya İle benlik bütünlüğünü yaşayabilmesinin ve erişkinlikte­ki kendine güvenin kökleri atılır.

    İki ile üç yaş arası, "özerklik dönemi" adıyla anılır. Artık yürüyebiliyor ve konuşabiliyor okışu çocuğa yepyeni bir canlılık kazandırır. Kıpır kıpırdir, her şeyi tanımak, onlara dokun­mak ister. Eline ne geçerse, önüne ne gelirse onunla ilgilenir. Yaramaz, geçimsiz ve İnatçı­dır. Bencil ve dediğim dediktir. İstediği yere kakasını yapabilme imkânına sahip olduğunu bilmesi onu hayli mutlu eder ve gerekliğinde bu silahını kullanmaktan çekinmez. Hem an­neye hâlâ önemli ölçüde bağlı, hem ondan kopma isteğinde oluşu çocuğun bütün tutum­larına yansır. İki kutuplu tutumlar, bu döne­min karakteristiğidir. Onun ikikutuplu tutum­ları ve anne babasının onu engelleme, ona yon verme çabaları evi bir çekişme alanı hali­ne getirir. Yemek, zahmetli bir tören olur çı­kar. Tuvalet terbiyesi, anneyi çok güç durum­lara sokar. Oyuncaklar kırılır; kural adına ne varsa hepsinin tersi yapılmaya çalışılır. Fakat diğer taraftan artık özerk olan çocukla önceki dönemle karşılaştırılamayacak ölçüde karma­şık duygusal, davranışsal bir organizasyon ge­lişmektedir. Çocuk kendi bedenini daha çok tanımakta, iki kutuplu duygu ve tutumlarını kavram olarak sembolize etme imkânı ka-ziinmnıakıadır.

    Özerklik dönemini, üç ile altı yaşları arasını kapsayan "okul öncesi oyun dönemi" izler.

    Özerklik döneminin tanıma, bilme isteği arta­rak sürmektedir. Üstelik bu kez yaramaz, inat-çı çocuk gitmiş, yerine uysal, söz dinler ve bil­diği bir çok kavram aracılığıyla diğer insanlar­la daha yakın ve sıcak İlişkiler kurmak İsteyen bir çocuk gelmiştir. Yemeğini kendisi yiyebil­mekte, tuvalete kendisi gitmekte, giyinmek gi­bi bir takım ihtiyaçlarını kendisi karşılamaya çalışmaktadır. Bu dönemin önemli özellikle­rinden birisi, sembolik iletişim düzeyindeki hızlı gelişmedir, öğrenilen yeni kavramlar ha­yal gücünü oldukça genişletmektedir. Fakat çocuk fantazi ve hayal dünyası ile gerçek dün­ya arasında henüz tam bir ayrım yapamamak­tadır. Zamanı ve mekânı tam olarak algılaya­maz. Sayı sayabilse bile rakamlar onun için bir anlam ifade etmez. Diğer bir özellik cinsel kimliğin fark edilmesi, benlik duygusunun ge­lişmesidir. Bu durum bircyselleşmenin dö­nüm noktalarından birisidir. Dönemin karak­teristik faaliyeti oyundur. Çocuk, oyun sırasın­da hayallerini, bildiklerini kendi diliyle somut-la§iırarak sınar, yeteneklerini, becerilerini, kendini sergiler. Benliğini çeşitli rollerde de­ner. Ardında psikoanalitik literatür "latans" denen "ilkokul dönemi" gelir. Arlık çocuğun asıl çevresi evi değil, dışarısıdır, okuldur, so­kaktır. Hayalle gerçeği ayırdedebilir. Zamanı, mekânı, sayıları gerçekte oldukları gibi algıla­yabilir. Kavramları, erişkinler gibi bir düşün­ce aracı olarak görmektedir. Gerçekçidir ve yi­ne canlıdır. Evde, sınıfta, oyunda hep yetenek­lerini göstermek ister, gururludur. Hobiler edinir. Bu dönemde çocuklar, kızlar ve oğlan­lar şeklinde kümelenmeye özen gösterirler. Oyunlarına birbirlerini karıştırmazlar. En önemli özellikleri cinsel ilgi ve meraklarla hiç uğraşmamalarıdır. Zaten "latans dönemi" den­mesinin nedeni de budur. Bu dönemde çocuk­ların oynadıkları lakını oyunlarına da yansı­yan kurallara bağlılık, önde gelen bir özellik­tir. Katı, buyrukçu bir ahlak anlayışları vardır. Çevrenin, Özellikle öğretmenin değer yargıla­rına oldukça duyarlıdırlar. Son tahlilde birey-selleşmek, kendisi olmak için atılan önemli bir adımdır, çocukluk.

      Forum Saati Paz 6 Ekim 2024 - 12:30